Turizmde kalifiye sorunu yok, kifâyetsizlik sorunu var!

11

Sadece bununla da kalmıyor. Basiretsizlik ve dirayetsizlik de başlıca sorunlardan bazıları! Herkes ağzından kalifiye personel bulamıyoruz cümlesini düşürmüyor! Peki bulmak için ne yapıyoruz? Bu belki başka bir yazının konusu olabilir. Bugün konu bulmamak üzerine neler yaptığımız;

“Güç, dirayetsiz beyinleri zehirler derler. “
Öncelikle gücü doğru kişiye vermiyoruz. Güç zamanla şeytanın en sevdiği günah olan kibire dönüşüyor. Üstler astlarını birlikte iş başaracağı ekip üyesi olarak değil de tabiri caiz ise maraba olarak görüyor. Modern kölelik başlıyor!

Geçmişten gelen travmaların sonucu mudur yoksa kibirin etkisidir bilinmez, ileriki boyutta kimseyi beğenmemeye, her yapılana ben daha iyisini bilirim/yaparım bakış açısı ile çalışanlar superman sendromuna maruz bırakılıyor.

Üst yöneticilik tabi ki öyle basit olmaz, süper güçlerin olması gerek! Bizim sektörün süper gücü de dedikoduları istihbarata dönüştürmek. İşte burada halk dilinde yalaka diye tabi edilen, tek işi yalan yanlış şeyleri üstüne de koyarak yetiştirmek olan ajanlar giriyor devreye.

Tabi böyle bir ortamda huzur yok! Balık baştan kokuyor ve aşağıya doğru tüm motivasyon bozuluyor. Bir bakıyorsunuz kimsenin karar vermeye yetkisi olmayan durum ortaya çıkıyor. En ufak problemler bile ferman gelmeden olmadan çözülemiyor.

Aramakla bulamadığımız kalifiye personeller de birer birer kaçmaya başlıyor, yalakaların keyfi yerinde tabi. Kalanlar da tutarsız ve güvensiz bir ortamda birilerinin iki dudağının arasında kalıyor.

Maalesef, çok uçuk ücretler de ödeseniz, en iyi konaklama yerlerini de tahsis etseniz hatta en uzun dönem maaş bile ödeseniz huzur, güven ve özgürlüğün olmadığı yerde hepsi ‘kifayetsiz kalır.’

Toksik işyeri sorununu çözmedikçe kaybettiklerimizi aramaya daha çok devam ederiz.

Dedikodu, kavga ve kaostan beslenen işletmelerden ziyade huzur, güven ve sadakat üzerine mutluluk yaratan işletmelerinin sayısının daha da çoğalması dileğiyle…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.