Ya Arabuluculuğunsun Ya Kara Toprağın!

Ülkemizin mevcut ekonomik koşulları ve enflasyon ortamında kötü niyetli işverenlerin ne sebeple olursa olsun ‘tazminat’ ödememeleri ve “gitsin mahkemede alsın” söylemleri artık bir yatırım şekline dönüşmüş durumda.

Okurken garip gelse de ne yazık ki bu tip işverenlerin sayısı bir hayli fazla. Ortada somut ve kesin bir neden yokken keyfi işten çıkarmalar için bile bazı işverenler tazminat ödemiyor ve işçinin hak ettiği tazminatı alması ancak uzun soluklu bir mahkeme ile mümkün oluyor. Mahkeme sonunda ise komik bir gecikme faizi ile ödeme yapan işveren mutlu, belki de senelerce bekleyen ve zamanında iyi bir değeri varken gecikme yüzünden tazminatı değersiz hale gelen işçi mutsuz ve mağdur oluyor.

Hal böyle iken de aman işler hızlansın, yargının üzerindeki yük hafiflesin amacı ile hayatımıza giren ‘arabuluculuk’ ticari bir sektör haline geliyor. Şunu cümleyi kullansak yeridir; “ya arabuluculuğunsun ya kara toprağın!” Eğer arabuluculuk yoluyla gerçekte tahakkuk etmesi gereken rakamların altına imza atmıyorsan senelerce mahkemelerde sürünürsün sopası sana her zaman gösteriliyor işçi kardeşim. İşini namusu ile adil bir şekilde yürüten herkesi tenzih ederek; bu durum işverenin kılıcını sallayan arabulucu avukatlar tarafından bile yapılıyor.

Aslında hem işçi hem de işveren mağduriyetinin önüne geçmenin, arabuluculuğun ticari bir sektör haline gelmesini engellemenin ve caydırıcı olmanın, işverenlerin tıpkı eskisi gibi mahkemeye gitmekten korkmasının çözümü basit:

Bazı soru işaretli kalemler muaf tutularak,kesin kanıtlı olup;
İŞÇİNİN MAHKEMEDE KAZANDIĞI ÜCRETLERİN EN AZ 5 KATI DA İDARİ PARA CEZASI YAZILIRSA bir çok sorun kendiliğinden hallolur ve işte o zaman arabulucular da işçi ve işveren arasında adil ve gerçek bir anlaşma sağlar…

Comments (0)
Add Comment